Herkes eşsiz olmak ister. Birbirine benzemeyen kar tanecikleri gibi. Ama kimse yabancılaşmak istemez. Herkes, "Sen farklısın!" sloganlarının süslediği reklamlara kapılır ama biraz sürüden uzak tutulsun, hemen şikayet etmeye başlanır. Nedir bu farklı olma egosu ile güven duygusunun sarıp sarmaladığı sürü içgüdüsü ? Burada bir tezat var.
Gördüğüm en mutlu insanlar bu toplumda nerede durduğunun farkında olmayan ve bunu sorgulamayı bile aklına getiremeyenler.Nasıl ki bir balık, balık olmayı ya da nasıl bir balık olduğunu düşünmüyorsa bu insanlarda öyledir. Sadece günün getirdiğini tüketmekle meşgullerdir. İçinde bulundukları kültürel çevre onların akvaryumudur. Fanusun dışını bile içerden, camın yansımasının verdigi illüzyonla görürler ve onu gercek sanarlar.
Bir çizgi çevrilmiş sanki hepimizin çevresinde. Merkezden ne kadar uzaklaşırsan o kadar yalnızsın. Hele ki çizgiyi geçmişsen, çemberden kurtulmuşsan geri dönüşü yoktur. Bir daha eski sen olamazsın. Sağlam bildiğin, sırtını dayadığın duvarların tek tek yıkılır. Bildiğin her şey artık farklı bir anlama bürünür. Cahillik maskelerini attıkça gözlerin daha berrak görür ama malesef her zaman gördüğün çok iç açıcı değildir. İşte o zaman sırdaşların daha eşsiz dostlar haline gelirler. Çünkü bir tür deliliğin sessiz ortaklarıdır onlar. Aynı yöne bakabildiğin bir kaç kişi ile manzaraya kadeh kaldırmak! İşte en keyifli an budur kabuğunu yırtanlar için....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder