Bazen yaşamın ince çitasına Tanrı'nın kesikler attığını hayal ederim. İşte oralar kırılma noktalarıdır. Çok kurcalarsan ve ya üstüne düşersen çıt diye kırılıp, senin yolunu geriye dönüşü olmayacak şekilde değiştirir. Üstünde durduğun uç bir başka uca bağlanır ve hayatında farklı bir sahneye geçersin. Bazen diğer oyuncular tamamen değişir. Bazen bir kısmı kalır ama artık sen başka bir rol oynamaya başlamışsındır. Oynanan oyun artık farklıdır.
Kırılma noktaları çoğu zaman kendini çok belli eder. Tabi ki biz görebilirsek. Bazen o ince çizgi de yürürken ayağımıza bir engel takılır ve tökezleriz. Ne olduğuna bakmadan sadece söylenip geçip gittiğimiz çok olmuştur. Belki de o nokta Tanrı'nın kesikler atarak incelttiği noktalardan biridir. Yaşamında ki o tökezlemede geriye bakıp biraz olsun incelesen , hayatını değiştirecek kırılma noktasını göreceksin. Artık onu kırmak ve yolunu başka yöne çevirmek sana kalmıştır. Fakat önemli olan, orada senin için tasarlanmış o noktayı fark edebilmek. Kırılma noktaları bizim hayatımızdaki fırsatlardır. İlla her zaman iyi olaylar olması gerekmez.Bazen korkunç görünen hadiseler senin zayıf tarafını güçlendirmek için gelir seni bulur.Ya bu fırsatı değerlendirirsin, ya da yine söylenerek yoluna devam edersin.
Hiç düşündünüz mü şimdiye kadar kaç defa kaçırdınız bu dönüm noktalarını? Kaç defa hayatınızda kırılmalar oldu, sahneler ve oyuncular değişti ama siz farkında olmadınız.Kafanızda hayalet düşünceler gözlerinizi kör ederken siz öylece yürüdünüz.
Koşarak yaşarken hayatı hem nefes nefese kalıyor hem de etraftaki ayrıntıları atlıyoruz. Günümüzde "yavaşlık" bir ayıp. Herşey hızlı olmalı! Hiç bir şey yarına bırakılmamalı! "Beklemek" ve "Dinlenmek" gereksiz iki kelime artık sadece. Oysa hayat üzerinden koşarak ayaklar altına alınacak kadar değersiz değil. Nefes almalı ve tadını çıkararak yaşamalı. Güzel bir müziğin tüm notalarını hisseder gibi...Bir filmin en can alıcı sahnesini hiç bitmesin diyerek, her saniyesinin değerini bilerek izler gibi......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder