Müzik: Somewhere over the rainbow http://fizy.com/#s/16kmhs
Bilge sorar;
--- Şu yaşama dair pişmanlıkların var mı?
Savaşçı yanıtlar ;
---Ehh.. Bir kaç tane...
B: --Neler diye sormayacağım. Çünkü önemsiz...
S: --Risk alarak yaşayınca pişmanlıklar gölge gibi takip eder zaten. Güzel günlerde, güneş en tepedeyken küçülürler. Ama hava kararmaya yakın, upuzun bir kuyruk gibi beni takip ederler.
B: --Bazen aşılmaz bazense kum tanesi gibi görünen her şeyin gerçekliğini sorgula. Esas olan zaten değişmez.Tüm canlılığı ile ya hep oradadır. Ya da hiç var olmamıştır. Olaylarsa, iyisiyle kötüsüyle gelir yaşamına. Bazen arzu ettiklerin ruhunu doyursa da dikenlidir. Yüreğine batar, canını acıtır. Pişmanlık yine de güzeldir. Kendine göre yanlış yaptığını fark etmenin belgesidir. Bu da bir şeyleri öğrendiğini gösterir. Öğrenmektir bizim bu garip dünyada bulunma sebebimiz. Öğrenmektir seni evrimleştiren, güçlü kılan. İnsanların öğrenebilmesi için Tanrı bir motivasyon aracı yaratmış. Adına da "Mutluluk" demiş. Tarihin en başından bu zamana, insanlar mutlu olmak için uğraşmışlar. Bazen yollarını kaybetseler de, mutluluk için para yaratılmış, deneyler yapılmış, savaşlar çıkmış. Çoğu zaman birilerinin mutluluğu diğerlerine yaramamış.Ama herkes bıkmadan usanmadan mutluluğu farklı yollardan aramış. Ararken de sevmiş, nefret etmiş, aşık olmuş,küsmüş, barışmış, kazanmış, kaybetmiş. Ama en önemlisi hep bir şeyler öğrenmiş....
25 Şubat 2012 Cumartesi
23 Şubat 2012 Perşembe
Zaz - Je Veux
Havalar soğuk olsa da güneş geri geldi ve içimi ısıttı. Bu gün kendimi harika hissediyorum :) O yüzden sadece şu anın keyfini çıkartmakla meşgulüm. Paylaşabileceğim tek şey, ilk bakışta aşk gibi, dinlediğim zaman vurulduğum bu şarkı.Sözlerini anlayınca daha da aşık oldum:) Aylardır her gün alınması gereken bir ilaç gibi aksatmadan dinlediğim bu parçayı buradan da yayınlıyorum ki kayıtlara geçsin:)
Bazen bir şarkı her şeyi anlatır. Üzerine fazla söylenecek söz yoktur....
http://www.youtube.com/watch?v=ELldNApj60k
Bazen bir şarkı her şeyi anlatır. Üzerine fazla söylenecek söz yoktur....
http://www.youtube.com/watch?v=ELldNApj60k
Osho'dan...
Varlığına bütünüyle sahip çıkmalısın. İyisiyle , kötüsüyle her yönünü kabullenmelisin kendinin. Herhangi birşeyden kurtulmak söz konusu değil. Kimse asla hiç bir şeyden kurtulmuyor , kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabullenmeyi öğreniyor."
Her İnsan Mutlu Olamaz
Her insan mutlu olamaz.
Çünkü; gereğinden fazla özler dünü
Hak ettiğinden fazla düşünür yarını.
Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...
Her insan mutlu olamaz.
Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları.
Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri
Ve asla göremez yanı başındakileri...
ERICH FROMM
Çünkü; gereğinden fazla özler dünü
Hak ettiğinden fazla düşünür yarını.
Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...
Her insan mutlu olamaz.
Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları.
Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri
Ve asla göremez yanı başındakileri...
ERICH FROMM
19 Şubat 2012 Pazar
İtiraf
En çok kendi kendime itiraflarımı seviyorum. Hani bazen yediğin bir lokmayı miden kabul etmez ve sürekli can sıkıcı bir bulantı verir.O saatten sonra ya hazmedeceksindir ya da çıkartıp atacaksın. Ben de içimdeki sıkıntının ne olduğunu anlarım önce. Bunu kendi kendime itiraf ederim. Sadece bir kere değil, yüzlerce kere. Sonrasında O her ne ise ya sindiririm içimde ya da hayatımdan çıkartırım.
Ama bazen ne istediğini bilmenin rahatlığına alışmışken, öyle bir oyun oynar ki yukarısı bana. Ne kadar itiraf etsem de kendi kendime, ne atabilirim ne kabullenebilirim. Öylece oturur mideme. O saatten sonra üzerine düşünmenin bir anlamı olmadığını bildiğim halde, şu beynime geçmez sözüm. Bu da bir hazmetme refleksidir aslında. Kararsızlığın verdiği panik, sürekli çıkış yolu aramaya iter. Sonra bünye bu nabız atışına da alışır. Düşünceler durulur ve derin bir sessizlik başlar. Mikrobu yenen vücut nasıl güçlenirse daha güçlü hissederim kendimi. Kontrol tekrar bana geçmiştir. Bu duyguyu severim.
İşte o yüzden itiraf en çok kendine yapılmalı. İtiraf kabullenmektir ve duruma yukardan bakmaktır. Manzara ne kadar karışık olursa olsun. Biraz yüksekte durmalı, derin bir nefes almalı ve kontrol duygusunu bir kenara koyup, her şeyi zamana bırakmalı.
Ama bazen ne istediğini bilmenin rahatlığına alışmışken, öyle bir oyun oynar ki yukarısı bana. Ne kadar itiraf etsem de kendi kendime, ne atabilirim ne kabullenebilirim. Öylece oturur mideme. O saatten sonra üzerine düşünmenin bir anlamı olmadığını bildiğim halde, şu beynime geçmez sözüm. Bu da bir hazmetme refleksidir aslında. Kararsızlığın verdiği panik, sürekli çıkış yolu aramaya iter. Sonra bünye bu nabız atışına da alışır. Düşünceler durulur ve derin bir sessizlik başlar. Mikrobu yenen vücut nasıl güçlenirse daha güçlü hissederim kendimi. Kontrol tekrar bana geçmiştir. Bu duyguyu severim.
İşte o yüzden itiraf en çok kendine yapılmalı. İtiraf kabullenmektir ve duruma yukardan bakmaktır. Manzara ne kadar karışık olursa olsun. Biraz yüksekte durmalı, derin bir nefes almalı ve kontrol duygusunu bir kenara koyup, her şeyi zamana bırakmalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)